23 yaşındaki genç Tolstoy, Yasnaya-Polyana’da çiftçilik yaparken kumar alışkanlığı nedeniyle ciddi anlamda borçlanmıştı. Çareyi, Kafkasya’da cephedeki kardeşi Nikolay’ın yanına gitmekte buldu ve orduya katıldı. Orada, ruhundaki boşluğu yalnızca dua ederek dolduğunu hissetti ve sadece düşmanla değil, kumarla, haz düşkünlüğü ve gururuyla da savaştı.

Kırım Savaşı’na katılmasıyla birlikte dünya görüşü de değişen Tolstoy, ilk eseri Destvo’yu (Çocukluk) burada yazdı. Hatıra defterindeki 3 Temmuz 1851 tarihli sayfada “Yarın büyük bir roman yazmaya başlayacağım” notunu düştü.

Yitip gitmiş yaşantıları çok canlı, taze bir üslupla anlatan bu otobiyografik bir eser kaleme aldı. On yaşından itibaren çocukluk ve ergenlik devresini içtenlikle ve kendine has üslubuyla anlattı. Devrin toplumsal yapısını, anne baba sevgisini, eğitim sistemini, yaşanan çocukça aşkları, anne ölümüyle girilen çalkantılı ruh halini ve sevgi ile nefret arasındaki gidiş gelişleri ele aldı.“Çocukluğumun Tarihçesi” ismini verdiği eser, dönemin en ünlü edebiyat dergisi Sovremennik’de yayımlandı ve eleştirmenlerden büyük övgü aldı. Henüz 23 yaşındayken yazdığı ilk eseriyle kendini tanıtan Tolstoy, usta yazarlar arasında yerini aldı. İlk Gençlik”, “Gençlik”, “Tipi”, “İki Süvari Subayı” ve “Toprak Ağası’nın Sabahı”nı da yine burada yazdı.

“Savaşın manzarası kan ve ölümdür”

Kafkasya’da üç yıl kaldıktan sonra 1854’de Kırım Savaşı’na katılan Tolstoy, orada amirlerinin de ısrarıyla, “Sivastopol Hikâyeleri” isimli meşhur eserini yazdı. Eserde geçen “Savaş, mızraklı, trampetli bir bayram değildir. Manzarası kan ve ölümdür!” sözleri tarihe geçti.

Sivastopol Hikayeleri

Savaşın insanları ölüm makinesi haline getirmesi onu çok rahatsız ediyor ve bu durumdan yazarak kurtuluyordu. Savaşın insan ruhundaki çelişkileri anlattığı Sivastopol Hikayeleri’ni okuyan Çariçe çok etkilendi. Çar da kitabın Fransızca’ya çevrilmesine, yazarında cepheden alınıp güvenli bir yere yerleştirilmesini emretti.

“Beni acı bir şüphe yakaladı. Bütün bunlar hiç anlatılmasa herhalde daha iyi olacaktı. Belki de anlattıklarım, her ruhun derinlerinde uyuklayan ve açığa vurulmaması gereken şu kötü gerçeklerdendir. Çünkü bunlar sadece zarar verirler, şarabı bozmaması için nasıl fıçının dibindeki tortu şaraba karıştırılmazsa bunlara da dokunulmamalıdır. Ama sakınacağımız kötülük nerede? Benzemeye çalışacağımız güzellik nerede? Kim alçak ve kim kahraman? Her şey iyi ve her şey kötüdür.”

“Hikayelerimde, kalbimin bütün gücüyle sevdiğim, güzelliklerin içinde göstermeye çabaladığım kahraman daima gerçekti, gerçektir ve gerçek olacaktır.”

Dostoyevski’nin hapishanedeyken bir köpekle olan sosyal deneyi okumak için tıklayın http://akinaltan.com/dostoyevskinin-kopek-hikayesi/

ANA SAYFAYA DÖNMEK İÇİN http://akinaltan.com/

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

You may use these <abbr title="HyperText Markup Language">HTML</abbr> tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

*